Kanal7 Ankara Temsilcisi ve Haber7 Yazarı Mehmet Acet, Başkent Kulisi programında bu hafta Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ı ağırladı.
Altay’ın açıklamalarından satır başları:
Aslında son 6 yılı bir toptan değerlendirmek lazım herhalde. Belediyelerin gündemlerine, ne amel yapıyoruz, şehirlerimiz ne durumda diye. Ve maalesef bugünlerde Büyükşehir Belediyelerimiz yaptıkları konserlerle anılıyor.
5 yıl boyunca hizmet edemedik, engellendik söylemleriyle 5 yılı geçirmişlerdi. Son 1 yıldır da aslında her şey olanak dahilinde, ellerinde olmasına rağmen bununla gündeme gelmeleri bence sorgulanmalı. Ben geçtiğimiz günde bir izah yaptım.
Bu olanak dahilinde derken Belediye meclisinde çoğunluklar var. Engelleme durumu söz konusu değil fakat maalesef bugünlerde belediyelerimiz hep polemiklerle ve belediyecilik dışındaki işlerle anılıyor. Aslında dünyada belediyecilik adına fazla önemli gündemler var.
İklim değişikliğinin etkilerini konuşmak zorundayız. Afet’le ilgili belde hazırlıklarını konuşmak zorundayız. Akıllı şehirleri konuşmak zorundayız ve vatandaşımızın hayatını kolaylaştıracak işler konuşmak yerine maalesef fahiş fiyatlarla yapılan konserleri konuşuyoruz.
Elhamdülillah bizim kamuya hiçbir borcumuz yok.
Hem Büyükşehir Belediyesi’nin, hem ab idaremizin… SGK borcu yok mu? SGK ve vergi borcumuz hiç yok Mehmet Bey. Sıfır.
Sıfır. Şirketlerimizin de borcu yok. Çünkü biz önce yükümlülüklerimizi yerine getirip sonra amel yapmak için finansman bulmaya gayret ediyoruz.
Ama belediyeler maalesef devlete olan yükümlülüklerini yerine getirmeyerek bunu bir finans aracı olarak kullanma alışkanlığı elde ettiler. Aslında belediye başkanının en önemli görevlerinden birisi de belediyenin mali yapısını ve finansmanını güçlendirmek. Ama buna emek harcamak, uluslararası kredi bulmak, şehirde kaynak geliştirmek yerine siz kamuya ait yükümlülüklerinizi yerine getirmeyerek bunu bir finansman aracı olarak kullanırsanız işin sonunda böyle gündeme olursunuz.
Aslında birçok şey söylenebilir fakat herhalde en iyi söylemle israf ve savurganlık denebilir. Hele toplumun bu kadar içinde olduğu bir ekonomik sıkıntı varken, tasarruf genelgesi varken, nedense bu tasarruf genelgesi herhalde sadece AK Partili belediyeleri bağlıyor.
Diğer belediyelerin böyle bir gündemi yok. Bilmiyorum fakat kamuoyunda çokça tartışıldı. Bence en iyi cevabı da vatandaşımızın verdiğini düşünüyorum ben.
Aslında burada konuşulması gereken konu, belediyeleri ve başkanlarımızı bir asıl belediyecilik gündemine getirmemiz gerekiyor. Bence bu konunun ben bilinçli olduğunu düşünüyorum. Çünkü belediyecilik konuşulmasını istemiyorlar.
Vaatlerinin konuşulmasını istemiyorlar, gelecekle ilgili planlarının konuşulmasını istemiyorlar. Belediye başkanının asli işi nedir? Biz şehr-ül eminiz ve şehrimize hizmet etmekle yükümlüyüz. Arkadaşlarımız maalesef bir siyasi ikbal peşinde koşarak gündemi farklı mecralara çekiyorlar.
Bir de nerede bir polemik var, başkanlarımız orada daimi bir polemikle gündemdeler. Bilmiyorum siz hatırlıyor musunuz 3 büyükşehrimizin ya da 4 büyükşehrimizin son 5 yılda yaptığı en önemli hizmet nedir? Bunu siz bilerek yani hizmet siyaseti izlemedikleri için polemik dilini ön planda tutuyorlar. Öyle olduğunu düşünüyorum ve onları belediyecilik masasına davet ediyorum.
Gelin hep beraber belediyecilik konuşalım diyorum. Şehirlerimiz ne durumda? İklim değişikliği ile ilgili ne yaptınız? Acaba sürdürülebilir kalkınma amaçları diye bir şey duydunuz mu? Dünya bunu konuşuyor çünkü ben yaklaşık 10 yıldır uluslararası birçok toplantıya katılıyorum. Bunun 4 yılında benzer başkan olarak, bölge başkanı olarak, başkan emiri olarak, son 6 yılında Dünya Belediyeler Birliği başkanı olarak, son 1 yılında başkan olarak Birleşmiş Milletler iç birçok uluslararası toplantıya katıldım.
Geçtiğimiz gün Bakü’de Sayın Cumhurbaşkanımıza beraber KOP toplantısına katıldım. Bu benim katıldığım zannediyorum 4. ya da 5.
KOP toplantısı. Dünyanın öbür bir gündemi var. Bizim belediyelikte öbür bir gündemimiz oluştu.
Bence izleyicilerimizin dikkat etmesi gereken konu bu. Belediye başkanlarımız neyle gündem oluyorlar? Lütfen sosyal medya hesaplarını bir geriye dönüp incelesinler. Şehirle ilgili ne söylemişler? Projelerle ilgili neler söylemişler? 5 yıl önce vaat ettikleri konuların neresindeler? Uluslararası arenada belediyelerle ilgili hangi açıklamada bulunmuşlar? Hangi toplantıyı takip etmişler? Bunlarla ilgili masada konuşacak konular olmadığı için Konserle, polemikle, her zaman gündemde olmayı bir marifet sayarak, bir de toplumda şöyle herhalde bir problem var, popüler olanla doğru olan arasında da bir kayma oluştu.
Sürekli gündemde olduğunuzda, popüler olduğunuzda insanlar doğru bir amel yaptığınızı zannediyorlar. Ama bu işin aslı şehirlerimiz kaybediyor. Bu aka şehirler sadece belediye başkanlarımızın ya da o şehirde yaşayan insanların şehirleri değil.
Sadece Mistik Müzik Festivali kapsamında, Hazreti Mevlana’nın Konya’ya gelişi kapsamında Kültür Bakanlığıyla düzenlediğimiz bir organizasyon var. Ona destek oluyoruz fakat zannediyorum bu yılki bütçesi 2 milyon lira civarında bir rakamdı yani. Bu Mevlana Kültür Merkezi’nden bu programı gerçekleştiriyoruz.
Onlar da yüksek fiyatlı. Kocaeli’yi zikretti. Konya’yı ben size soracağım. Konya’yı da yüz… Şey düzeltiyorum, 79 milyon lira… dedi. Şimdi burada da tabii… Eybur Gündeş konseri gündem oldu. Orada da önce 69 milyon dendi. Sonra… Biraz daha aşağısı ama… Yine yüksek rakamlar, hatta astronomik rakamlar zikredildi.
Tabii zannediyorum şöyle bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Sadece bizim belediyelerimiz yapmıyor bu işleri. Bakın AK Partili belediyeler de yapıyor diye sayın umumi başkan Kocaeli’nden başlayarak bizim de isimlerimizi saydı. Tabii üzülerek takip ettik. Bir umumi başkan bir şey söylüyorsa bence altını iyice çalışıp önüne notu doğru vermek gerekir. Biz de 3. sıradayız zannediyorum. Konya Büyükşehir Belediyesi olarak yapmış olduğumuz organizasyonla ilgili. Belki buradan bir izah yapma fırsatı verdi bize.
Biliyorsunuz TÜBİTAK destekli Türkiye’nin en aka ilim merkezi Konya’da. Ve Konya Bilim Merkezi’nin birçok etkinliği var. Kapsül Teknoloji Platformu gibi öğrencilere Teknofest’e hazırladığımız program dahilinde yaklaşık 5000 öğrenciye bilimi sevdirmek ve bilimle ilgili etkinlikler yapmak için bir yaptığımız ihalenin bedelidir o.
Yani herhangi bir konser, herhangi bir organizasyon yok fakat kamu ihale kanunundan kaynaklanan bazı işlerin kalemleri organizasyon hizmetinde olduğu için ondan kaynaklı olarak maddenin başında öyle geçiyor fakat dosyayı şöyle bir açıp sayfasını karıştırsalar da yapılan işin söylenenle hiç alakası olmadığını görürler. 5000 öğrencinin bilimsel faaliyetler yürütmesini desteklemek amacıyla yaptığınız bir organizasyon. Ama içinde kesinlikle bir konser yok, sahne kurulumu yok, sanatçılara aktarılan bir bedel yok.
Biz öğrencilere eğitim faaliyetinde bulunuyoruz ki herhalde Büyükşehir Belediyesi’nin en önemli görevi de çocuklarımıza bilimi sevdirmektir. Keşke bir baksaydı Genel Başkan fakat bakmadan zannediyorum eline tutuşturulan alelacele bir notla öbür belediyeleri de işin içine çekmek için söylediği bir laf. Umuyorum ki daha detaylı çalışarak konuları kamuoyunun önüne çıkarlar.
Belli sanatçıların belli konser ücretleri mevcut kamuoyu tarafından bilinen. Bir de sahne kurulum ücretleri var. İkisini birleştirdiğinizde bu rakamlar ortaya çıkıyor.
Ama kamuoyunu da takdir ettik ki bu rakamlar hakikaten fazla afaki. Hem sahne kurulum ücretleri fazla yüksek, hem sanatçılara ödenen bedeller fazla yüksek.
Tabii insanların kültür etkinliklerine ihtiyacı var, tabii konserlere ihtiyacı mevcut fakat biricik gündeminiz bu olursa, sadece bununla anılırsanız ve bu kadar fahiş fiyatlar öderseniz herhalde kamuoyuna bunun hesabını vermek zorunda kalırsınız. Rakamların ne kadar düşük olduğunu anlatmaya çalışıyorlar fakat SGK borcunu ödeyemeyen belediyelerin bunları bir şapkasının önüne yitik düşünmesi gerektiğini düşünüyorlar. Bir de zannediyorum siyasi hedeflerini ortaya koymak için belediye başkanlarımız topluma mesaj verecek alanlar oluşturmaya çalışıyorlar kendilerini.
O kadar kişiyi çağırdığınıza gelmeyeceği için bir sanatçıyla bir konser düzenlediğinizde oraya gelen 10 binlere siyasi mesaj verme hakkınız oluşuyor. Sanatçılar belediye başkanlarımıza övgüler düzüyorlar. Belediye başkanlarımız kamuoyuna mesajlarını oradan veriyorlar.
Ama bu amel doğru bir amel değil. Şehirlerimiz kaybediyor. Belediyecilik konuşmamız gereken zaman da bunları konuşarak zaman kaybediyoruz. Ve bir lahza önce belediyecilik gündemine dönerek bunu konuşmamızı sağlamamız gerekiyor. Peki şimdi… Esasen baktığımızda…
Etkinlik, organizasyon gibi tabirler kullanıyorlar mesela. Az önce Konya ile alakalı da… Organizasyon tabirini kullandı Sayın Özgür Özel. İstanbul Belediyesi’ne faaliyet yani bizden önceki etkinliklerde de şu kadar nakit harcandı. Güncel dolar dereyi şu kadar diye. Orada bir şey mevcut o zaman öyle değil mi? Yani…
Burada tartışılan konser, konserler için harcanan para… Orada faaliyet çerçevesinde mesela siz işte 5 bin öğrenciye bilimsel… destek verdik diyorsunuz. Daha geniş bir kapsam. Tabii, tabii şöyle. İhale kanunu var. Kesinlikle sözcük oyunu var. Şuna geriye dönüp baksanız Konya Belediyesi’nin organizasyon ve faaliyet adında birçok işini bulabilirsiniz. Çünkü 11. sınıfların tamamını İstanbul’a götürüyoruz hızlı trenle. 7. sınıf öğrencilerinin tamamını taşradakileri Konya merkeze getiriyoruz.
Onlara Konya ve Selçuklu tarihi anlatıyoruz. Üçüncü sınıf öğrencilerimizin tamamına yüzme öğretiyoruz. İlk öğretim çağındaki üçüncü sınıf öğrencilerinin tamamına.
Konya merkezde, Ereğli ve Karapınar’da yüzme havuzumuz olan yerlerde. İki tane gençlik kampımız var. Birisi Taşkent’te, birisi Beyşehir’de.
Gençlik kampında gençlerimize dönük organizasyonlar yürütüyoruz. Yine bu ihalede söylendiği gibi ilim festivali ve ilim etkinliği kapsamında öğrencilere etkinlikler düzenliyoruz. Bunların kamu ihale konumundaki Kodu da organizasyon ve etkinlik.
Dolayısıyla buradan yola çıkarak bunu kıyaslamak kesinlikle doğru değil. Konser ve sahne kurulumu adı altında belediyelerin ne kadar ücret harcadığına bakılması lazım. Bunlar sözcük oyunu yaparak yaptıkları işi geçmiş dönemine kıyaslayarak hafifletmeye çalışıyorlar.
Ama bunun bu öyle ayan beyan ortada olduğunda herkesin bilmesi lazım. O da ilginç tabii etkinlik, organizasyon daha geniş bir çerçevesi olan kavramlar. Kelime oyunu diyorsunuz. Tabii kesinlikle öyle. Peki şimdi burada bir inceleme başlatıldı. Soruşturmalar gene aynı şekilde Ankara’da da İstanbul’da.
Onlar da hemen şöyle bir reaksiyon gösterdiler. İstanbul’a mesela Sayın İmamoğlu yargı tacizi dedi. Biz bunları biliyoruz dedi.
Bakın bize haksızlık yapılıyor. Hukuk ve müfettiş eliyle biz baskı altına alınıyoruz söylemiyle kendi kitlelerini kendilerini savunma pozisyonuna getirmeye çalışıyorlar fakat tüm belediyelerimiz denetimi tabi. Biz şu anda Sayıştaycılarımız mevcut hem Büyükşehir Belediye’mizi hem Su İdare’mizi denetliyor.
Ayrıca İçişleri Bakanlığı müfettişleri de müsait görüldüğü takdirde ya da örneğin olduğu düşündüğünde tüm belediyelerimizi inceliyorlar. Aslında sorulması gereken şu CHP’nin kaç belediyesi var? 400 küsur belediyesi var. Bunlardan kaçına ne kadarına soruşturma yapılmış? Bu rakamlara bakmak lazım.
Siz bir suç işleyeceksiniz. Kamunun size gönderdiği paraları kendiniz siyasi ikbaliniz için harcayacaksınız. Sonra da denetime gelince bunları bir hukuk baskısı olarak algılayacaksınız.
Bunlardan bir şey çıkmaz. Yine bir polemiğe çekerek konuyu örtmeye çalışıyorlar. Bence anladıkları değil bu.
Sürekli bir polemik oluşturmak, polemik dili söylemek ve daimi gündemde durmak. Bakalım müfettişlerimiz incelemenin sizin not ücretinde ne çıkacağını hep beraber göreceğiz. Bu kontrol ve soruşturma mekanizması nasıl işliyor belediyelerle alakalı? Bir sabit denetimler var.
Sayıştay denetimi dediğimiz mali denetimler. Her yıl düzenli olarak hatta kendilerinin bir odası var. Biz ne zaman gelip gittiklerinden de haberdar olmuyoruz.
Başlangıçta bir gelip diyorlar ki biz geldik başkanım. Belediyeniz denetleyeceğiz. Bir uzman denetici başkan yanında da denetimci arkadaşlarımız var.
Onlar belli periyotlarla bulundukları belediyede evrakları incelerek evrak üzerinden bir kontrol gerçekleştiriyorlar ve bunlar Sayıştay raporu olarak da zaten yayınlanıyorlar. Bütün belediyeler, hangi partiden olursa olsun. Bu şöyle aslında Büyükşehir Belediyeleri ve İl Belediyeleri için her yıl düzenli yapılıyor.
İlçe Belediyeleri ve daha düşük belediyeleri için belli yıllarda yapılıyor. 2 yılda yapılan var, 3 yılda yapılan var. Çünkü bu kadar şeyi denetlemek fazla olası değil fakat İstanbul Belediyesi hangi kanunla denetleniyorsa Konya Belediyesi de o kanunla denetleniyor.
Hatta 2012 yılında zannediyorum, Konya Büyükşehir Belediyesi’nin Sayıştay raporu 70 sayfaya yakın, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin Sayıştay raporu 10-12 sayfalık bir rapor ortaya çıktı. Bu ne demek oluyor? Aslında bulunan tenkitlerle ilgili bir konu. Daha doğrusu hani bir torpil yapılacaksa Konya herhalde yapılır fakat biz de bu denetime tabiyiz ve sorulan sorulara yanıt vermekle yükümlüyüz.
O eleştiriye biz cevaplarımızı veriyoruz. Ondan sonra net nihai rapor ortaya çıkıyor. Bulunan bulgular bir rapora yansıyor.
Siz onu savunuyorsunuz. Aslında denetçi bunu bulmuş fakat biz aslında bunu yapıyoruz şu kanuna diye. Sonra da bir net rapor ortaya çıkıyor.
Gelecek yıl geldiklerinde de bir önceki yılın raporuna göre denetleyerek başlıyorlar. Diyorlar ki biz sizi bu konularda uyarmıştık. Bu yıl bu konularda ne yaptınız oradan başlıyorlar.
Sonra bu yılın denetimini gerçekleştiriyorlar. İkinci konu da mülkiye denetimi ya da yargı denetimi. Onlar da konuya ait bir problem olduğu düşünüldüğünde bir müfettiş görevlendiriliyor.
Müfettiş mevcut evraklar üzerinden ve muhataplarını dinleyerek bir rapor hazırlıyor.
Biz belediye başkanı olarak kanuni vazifeden ötürü seçiliyoruz. O kanuni vazife hizmet üretmemizi emrediyor. Esenyurt’ta olanlar konusunda dünyanın hiçbir yerinde terör propagandası yapılmasına ruhsat verilmez. İstanbul’un onlarca ilçesi var, CHP’de olan. Neden Bakırköy’e kayyum atanmıyor? Teröre destek verenlerin sonu bugüne kadar nasıl olduysa öyle olmaya devam edecek.
Şehirlerimizi afete hazırlamak bizim en önemli görevlerimizden birisi. Afetin nerede olacağını kimse bilemez. Özellikle Hatay’da gördüklerimiz.
Sıfır deprem riski deniyordu. Ben aslında şöyle değerlendiriyorum, bilmiyorum bunun bilimsel bir yönü mevcut mıdır. Nasıl hasta olduğunuzda ateşiniz yükselir, titremeye başlarsınız.
Ben iklim değişikliğinin etkilerinin sadece sıcaklıkla olduğunu düşünmüyorum. Dünyanın düzeninin bozulduğunu ve depremleri tetiklediği kanaatindeyim. Bugüne kadar hiç deprem olmayan yerlerde depremler oluyor.
Depremlerin şiddeti fazla yükseldi. Bunun da iklim değişikliğinin bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Nasıl insan hasta olduğunda muhtelif semptomlar verir.
Biz de dünyayı 1,5-2 radde ısıttık maalesef. Yani 36,5 radde sıcaklıkta. Kuraklığa bağlı olarak mı siz? Yani zemin hareketleri olduğunu düşünüyorum.
Bilimsel olarak başarılı bir çalışılması gerekir fakat bu konuda önemli gündemlerimizden birisi, kentsel dönüşüm faaliyetlerinin. Ulaşımla ilgili konuya gelince, Büyükşehirlerin en önemli problemi o. Konya merkezinin nüfusu 1 milyon 400 bin, Konya’nın tüm vilayet nüfusu 2 milyon 300 bin ve Konya’da kuzeyden güneye doğru sabahleyin bir hareket, akşamleyin de sabahleyin güneyden kuzeye bir hareket var.
Çünkü konut alanlarıyla sanayi alanları arasında maalesef şehrin iki alanına yapılmış durumda. Şu anda Konya’nın 27 kilometre raylı sistemi hattı mevcut Mehmet Bey. Konya, Anadolu’da ilk raylı sistemi, tramvayı kullanan şehir.
İnşallah şu lahza itibariyle yaptığımız çalışmalarla Ulaştırma Bakanlığımız, Devlet Demir Yolları ve AYGM sayın bakanımıza, AYGM Genel Müdürümüze ve TCDD Genel Müdürümüze teşekkür ediyorum. Bu 27-105’e çıkarmakla ilgili bir çalışma yürütüyoruz. Şu anda hızlı tren hattında 19.7 kilometre uzunluğunda bir banyo hattı Konyaray inşaatı devam ediyor. Ayrıca biraz önce söyledim, bu sanayi alanı taşıyacağımız alana belde hastanesinden başlayarak ilk etapta 11.1 kilometrelik ray sistem hattını biz Büyükşehir Belediyesi olarak yapıyoruz.
İhalesini yaptık şu anda, devam ediyor. 10 kilometrelik kısmını bakanlığımız sürece başladı.
Şu anda Konya’da sivil 13 lira, talebe bedeli 5 lira. Ve maalesef gene belediyelerimiz, başkanlarımız seçileceklerinde en ucuz ulaşımı sağlayacaklarını vaat ettiklerinde neredeyse talebe fiyatımızın iki katını Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de 10 liraya talebe taşıyorlar. Sivil fiyatımız bizim 13 lira.
Ankara, İstanbul, İzmir’de de 20 lira ile 21 lira arasında bir fiyatla taşıma yapıyorlar. Ki Konya’nın coğrafi büyüklüğünden kaynaklanan bir sorunumuz mevcut bizim. Biz bir kilometre mesafede 10 şahıs taşırken Ankara’da 40 kişi, İstanbul’da 100 şahıs taşıyorsunuz.
Dolayısıyla bizim ulaşım maliyetimiz fazla daha yüksek. Yakıt maliyetimiz yüksek, işletme maliyetimiz. Yüksek yaklaşık 180 yeni otobüsü de kilomuza katarak Konya’nın ulaşımındaki standardını yükselmeye gayret ediyoruz.
Ama temel anlayışımız Konya’nın raylı sistem altyapısını güçlendirerek inşallah bu devre içerisinde 4 katına çıkacak bir raylı sistem ağı oluşturmak. Bunun bir kısmını kendi öz kaynaklarımızla yapıyoruz. Bir kısmını Dünya Bankası finansmanıyla yapıyoruz.
Bir kısmını bakanlıkla yapıyoruz. Aslında başta anlatım ettiğim belediye başkanının görevi mali kaynak bulmak kısmının en iyi örneklerinden birisi bu. Siz bir koymaya başladığınızda mutlaka buna destek olacak işler de oluyor.
Eğer dersinize iyi çalışmışsanız Dünya Bankası ve öbür finans kuruluşlarının önünde size finansman sağlanabiliyor. Bir nakit yönetimi, bir personel yönetimi bunlar değil mi? Başka işimiz yok aslında bizim yani görevimiz bu.
Keşke olsa aslında fakat şöyle dünyada da bu böyle uygulanıyor. Aday oluyorsunuz. Seçimde yapacaklarınızı insanlara söylüyorsunuz ve insanlar sizi takdir ederek seçiyorlar.
Bizim sorunumuz başta söylediklerimizle sandığa giderken ne kadarını gerçekleştirdiğimiz konusunda bir hesap verme alışkanlığının olmaması. Yani ne söyledik? Nereye geldik? Konusunu konuşamıyoruz. Ya da burada ne söylüyoruz? Vaatlerimizin ne kadarını gerçekleştirdik? Konusunu konuşamıyoruz.
Ben 9 yıl ilçe belediye başkanlığı yaptım. Selçuklu şu anda 700 bin nüfusuyla merkezin en aka ilçesi. Yaklaşık 6 yıldır Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapıyorum.
15-16 senedir bu işi yapıyorum ve bu amel sahada öğreniliyor. Aslında yaptığımız amel bir üst yöneticilik. Eğer yöneticilik sorumluluğunuz varsa, şehirle ilgili bir derdiniz varsa bunu yanlış yapma şansınız yok.
İyi niyetle çalışsanız da Allah bir kapı açıyor fakat sizin gündeminiz öbür şeyler olursa, şehirle ilgili bir gündem dolayısıyla personel de ona göre oluyor, mali disiplin de ona göre oluyor, yaptığınız işler de ona göre oluyor ve bunun açığa çıkmaması için de öbür konular konuşuyorsunuz sürekli. O dediğiniz bence fazla önemli. Söz namustur derler.
Aslında Konya’ya geldiğinizde insanlar iki şey söylüyorlar Mehmet Bey. Birisi Konya ne kadar pak ve ne kadar düzenli diye. Bunun kaynağı uzun süredir iyi niyetle belediyecilik yapmak.
Yoksa bir şehre 6 yılda belediye başkanının böyle sihirli bir değnek gibi her yere dokunması olası değil. Bizim avantajımız şu, biz yıkmakla hiç uğraşmadık. Hep üzerine koyarak devam ederek yaptık.
Bu hizmetlerimizde olduğu gibi personelimizde de böyle. Büyükşehir Belediye’mizin Genel Sekreteri mühendis olarak Büyükşehir Belediyesi’ne başlamış, bugün Genel Sekreteri. Su İdare’mizin Genel Müdürü mühendis olarak başlamış, bugün Genel Müdür.
Dolayısıyla alttan yukarıya doğru işi öğrenerek giden bir bina var. Bunu da iyi yönettiğinizde şehirde hizmet noktasında bir örneğin yaşamıyorsunuz. 42 bin kilometrekare alan.
Çünkü Konya iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek belde gözüküyor. Temizlikten kastım, şehrin temizliği aslında. İnsanların kirletmemesi bizim temizlememiz fakat bilhassa Mevlana bölgesinde sosyal yardım meydan vatandaşlarımızın tabii gaz dönüşümünü gerçekleştirecek kadar belediyelik yürütüyoruz.
Şimdi Beyşehir Gölü’nü Çevre Şehircilik Bakanlığımızda 79 mahallede bir çalışma yaptık. 2028 yılına kadar insan kaynaklı tüm suları arıtarak bertaraf edeceğiz. Mekke Gölü tamamen kuruldu.
Yine dünyaya örnek atık ab arıtma tesisinden çıkan suyla gölü yine canlandıracağımız ve ağaçlandırma yapacağımız bir proje yürütüyoruz. Konya’nın merkezi atık ab arıtma tesisine ilave yapıyoruz. Yaklaşık 120 milyon euro, 80 milyon eurosu yurt dışı finansmanı, 40 milyon eurosu Büyükşehir Belediyesi kaynağı.
Ama burada şunu yapıyoruz. Atık ab arıtmadan çıkan suyun tarımda kullanılmasıyla ilgili bir çalışma yapıyoruz. Konya’nın suyu yok fakat biz bu şehre ab vermek zorundayız.
Bu şekilde kanalizasyondan atık suya gidiyor ve yılda yaklaşık 120 milyon metreküp sudan bahsediyoruz. Yani Konya Belediyesi olarak iklim değişimi konusunda önemli çalışmalar yürütüyoruz. Su sorunu yüksek bir şeydir.
Yani Konya’da ziraat çalışması konusunda… Aslında vahşi ziraat kalmadı. Neredeyse herkes suyun kıymetini biliyor ama…
İşte Konya’nın kop kapsamında 3 baraj, 2 tüneli var. 3 baraj, 1 tünel bitti. 440 milyon metreküp ab gelmesi bekleniyor fakat maalesef bugün inanılmaz kurak geçiyor.
Neredeyse 100 milyon metreküp suyu anca alabildik. Yani sadece baraj yapmanız, tünel yapmanız da Yetmiyor. Bu kuraklık Herkesi fazla derinden etkiliyor.
Ama biz de buna göre tedbir almak zorundayız. Yeni Yöntemler geliştirmek zorundayız. Şehrimizi Dirençli hale getirmeyiz.
Afetlere karşı. Bir taraftan da Şehir merkezinde bilhassa Yağmur suyu, direnaj kanallarını Islah ediyoruz, inşa ediyoruz. Aşırı yağışlarda şehrin ab basmasına mani olmak için Çalışmalar yapıyoruz.
Bunların tamamına Konya modeli belediyecilik diyorum ben. Geçmişten aldığımız Geçmişten aldığımız o biriktirdiğimiz belediyecilik kültürünü geleceğe taşıyacak, çevreye duyarlı insanların mesut olduğu akıllı bir belde oluşturmaya çalışıyoruz. Bu konuda örnek çalışmalar yürütüyoruz.
KAYNAK: HABER7
EKONOMİ
08 Şubat 2025EKONOMİ
08 Şubat 2025EKONOMİ
08 Şubat 2025EKONOMİ
08 Şubat 2025EKONOMİ
08 Şubat 2025EKONOMİ
08 Şubat 2025EKONOMİ
08 Şubat 2025